-->

Eğer Para Olmasaydı, nasıl yaşardık?

               Sanırım başlığı görünce; "olurmu öyle şey,böyle bir dünya olmaz,yaşamanın ne anlamı var"  gibi düşünceler geldi aklınıza.Böyle bir istatistik yapmak ve bir yazı yazmak geldi içimden.Çünkü bakıyorum çevreme.İnsanlara yaklaşmak ,soru sormak, birşey paylaşmak, bir yardım istemek çok zor.İnanın çekiniyorum.Patlamaya hazır bomba gibiyiz.Empati yapma,duygudaşlık yapma yok.Anlayış beklemek hayal olmuş durumda.Eskiden de para kazanmak vardı ama hırsımızın seviyesi bu kadar çirkin değildi.İnsanlar üç kuruş fazla kazanmak için, pekala yalan söyleyebiliyorlar.Karşısındakinin kalbini kırabiliyorlar.Kaba bir şekilde konuşup, diyaloğun ateşini yükseltebiliyorlar.Taksici, yolcusunu yetiştirebilmek için, kendisine haksızlık ettiğini düşündüğü diğer şoför ile,  teğennili davranmayıp ,tartışmayı bir adım ileriye götürüp, arabasından inerek, kavgaya mahal verebiliyor.Para hırsı, empati yeteneğimizi kaybettirmiş.

              Ama birileri bu gemiyi kurtarması lazım.Kaçmamak,kabullenmemek lazım.Yani akıllı-başlı, sağduyulu kişilerin, olumsuzlukları (futbol tabiri ile) göğsünde yumuşatması gerekir.Gerekir ki, karşı taraf sinsin. Aslında Yüce ALLAH (c.c.) ne güzel yön çizmiş bize.Fussilet suresi 34. ayette şöyle buyuruyor. "İyilikle kötülük bir olmaz.Sen kötülüğü en güzel şekilde önle.O zaman seninle arasında düşmanlık olan kimse, sanki candan bir dost olur." Sanırım olaylara Napolyon'un " para-para-para" mantığıyla değilde, Robert bosch' un  " insanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim" ruhuyla yaklaşmak lazımdır.

Yukarıda, kafanızda bir etkilenme yapmak istedim,bu sebeple ağır bir giriş oldu.Yaptığım istatistiklere göre; demir doğramacılığı yapmak isteyen,hırsızlık yapmak isteyen, sadece aşk yaşamak isteyen,deniz kenarında ömrünü bitirmek isteyende var ama, çoğunlukla bahçevanlık yapmak isterim diyene rastladım.Sanki " Az yaşamak için insanla uğraş, çok yaşamak için toprakla uğraş"  düşüncesini doğrular gibi.Kendi yaptığım işide göz önünde bulundurunca,gerçekten "İnsanlarla uğraşmak ömür törpüsü". 


Şimdi dikkat çekmek istediğim taraf şu.Biraz ferahlayalım.Güzellikleri düşünelim.Eğer hayatımızda para olmasaydı nasıl yaşardık,neler yapardık,yaşam şeklimiz nasıl olurdu,ömrümüzü nasıl tatlandırırdık? Düşünün ki; para yok,kazanma hırsıda yok.Hayalleriniz paraya bağlı olmasın, aile planlaması yaparken paraya bağlı düşünmeyelim,Okulumuzu okurken harç parasını düşünmeyelim, üretken bir toplum olalım, dünyanın herhangi bir yerinde, istediğimiz gibi tatil yaparken ücretini düşünmeyelim, üç kuruş kazanmak için kimi insanların ağız kokusunu çekmeyelim, kendi istediğimiz şeyi yaparak geçen bir komple bir hayat düşünün, ektiğimiz ekin karşılığında, petrol almak ne güzel olurdu, çok isterdik herhalde insanlık için yapacağımız bir icat için,parasızlık karşımıza dikilmesin.Kimbilir bilmediğimiz bir şehirde,sonsuza dek yürümek isterdik belkide.Herkesle aynı seviyede olmanın zevkini yaşardık.Yani zenginler fakir, fakirler zengin olurdu.Çocuklarımıza; bak oğlum bu işte çok para var,sen bu işi yap, deme ahmaklığında ve korkusunda bulunmazdık,ne istiyorsa onu yapardı.Para olmasaydı, halk arasında yaa darphane para bassın, dış borcumuzu kapatsın demagojiside olmazdı herhalde. Alışveriş için gittiğiniz marketten, fiyat tahlili yapmadan hemen ihtiyaçlarınızı alıp çıkardınız herhalde.Hayal gücünüzle başbaşa kalın.Üretmek ve yaşamak bedava.

Şimdiden "böyle hayat cennettedir ancak" diyenleri duyar gibiyim :) 




















Bir Milyon Neden Saçmalığı!!!

Bir milyon neden,Bir milyon neden,Mutlu olmak içinmiş !!!

Son günlerde televizyonlarda reklamını izliyoruz.Bir " Mutlu olmak için bir milyon neden" saçmalığıdır,gidiyor.Coca-Cola efendinin gündemde kalmak yaptığı bir oyun daha.Maalesef bunuda başarıyorlar sanırım.Türk insanının fotoğrafını çok iyi çekmişler.Zayıf damarımızı çok iyi biliyorlar.Bizi bizden iyi tanıyorlar.Görevleri; beyinlerimizi sublime (bilinçaltı etkileme) etmek.Bilinçaltımıza istedikleri mesajları göndermek.Yani aslında benim anladığım şu;mutluluk ile,coca-cola'yı eşleştirip,beynimizde bu ikilinin aynı odacıkta bir metafor oluşturması.Coca-cola demek mutluluk demek,olumlu birşey demek sinyalini benimsettirmek.Dolayısıyla coca-cola ile ilgili tüm olumsuzlukları beyinlerden kaldırıp, yeni nesillere hoşlukları taşımak.

Mutlu olmak için ,bir milyon neden çıkartmayı düşünene kadar, mutsuz olmak için bir sürü neden var arkadaşlar.Bu ülkenin insanları mağdur, aç ,evine ekmek götüremeyen,ısınamayan,banklarda yatan,faturalarını ödeyemeyen,asgari ücretle geçinmeye çalışan,kira terörü ile boğuşan vss... bilmem kaç milyon insan var.Kimi kandırıyorsunuz siz?
 Bu ülkede mutsuzluktan kendimizi soyutlayamadık ki,mutlu olmak için bir milyon neden arayalım.İnsanları nasıl etkileyeceklerini çok iyi biliyorlar dedikya.Türkiye'nin kanayan mağduriyeti,insanları tv başına çivileme yöntemi "diziler" de bu konuda ,bu bebek katillerine maalesef yardımcı oluyorlar veya yataklık ediyorlar.Bu reklamı veya buna benzer,onlar için iyi,bizim için içler acısı projeleri,yeni yetişen küçük beyinciklerimiz,çocuklarımızda izliyorlar ve onların bilinçaltına neler gidiyor bilemiyoruz.Bakıyoruz;her dizinin sonunda,her 3 reklamdan birinde,tüm yazılı,görsel basında,internet dünyasında bu kampanya var.Yanlış anlamayın.Reklam filmini,bize başka bir etiket altında sunsalar sesimizi çıkartmayız.Reklamın doğallığı içimizi ısıtıyor.İşte bu vicdansızlarında istediği tam olarak bu.Biz akıllanmayız,bize her şey müstehak,güzel ülkemizde istedikleri gibi at koşturuyorlar.Ne diyelim ramazan ayında bile sofralarımızda göstererek gözümüze sokuyorlar.

Sonuç olarak; insanların mutluluğu yakalaması için Coca-cola'nın sadist fikirlerine ihtiyacı olduğunu sanmıyorum.Biz birbirimizin gözlerinde buluruz bazen mutluluğu,bazen sobası gürül-gürül yanan kutu gibi bir evde,bazende çocuğumuzun istediği bir şeyi,ona aldığımızda,onun yüzünde.Kimseye ihtiyacımız yok.Yeter ki ,bizi bölmeye,bozmaya çalışan insanlar aramızda olmasın...